Fenerbahçe

Spor yazarları Twente – Fenerbahçe maçını değerlendirdi

GÜRCAN BİLGİÇ – STRATEJİ KAZANDI

Twente beklediğimiz gibi çıktı ama Fenerbahçe’nin buna yanıtı öyle değildi.
Evet; maçın kendine özgü felsefesi var, 3-0’lık yenilgi bile hedefe yetiyor. Bu arkasından seyirciliği, sonra da “Bitsin de gidelim” maçını getirdi.

Pozisyonlar verdiler üst üste… Defansın arkasına sürekli sızdı, sızmaya çalıştı Twenteli oyuncular.
Merkez orta saha baskıda yetersiz kalıyor, hatta izin veriyordu topla oynamalarına. Bir anda test maçı haline geldi dakikalar.

Devre bittiğinde üç defans, bir de defansif orta saha İsmail sarı kartı gördü. Tadic – Dzeko önde top tutamadı. Cengiz’i oyuna sokacak organizasyon da oluşturulamadığı gibi, oyuncu da kendine bir saha yaratamadı. Kaleci İrfan Can’ın da içinde olduğu seri “sarsaklıklar” izledik.
Fred ve İsmail maçı yaşadılar, Mert Hakan temposuyla onların peşindeydi. Sonrasında İsmail Kartal hamleleri yaptı. Josua King’in 80 metre top sürüp, penaltıyı aldığı ana kadar, maçı kazanmakla ilgili hiç işaret yoktu Fenerbahçe’nin oyununda.

Bu sezonun sihri de burada aslında. Takım her maça ayrı bir “kahraman” çıkarabilecek kaliteye geldi. Aslında ilk yazmamız gereken detay var.; Ferdi Kadıoğlu… Genç oyuncunun önemi, baskı altındayken takımı rakip sahaya taşıması, önündeki oyuncuyla oluşturduğu pozisyonları hatırlayınca bir kez daha çıktı ortaya. Ferdi, takımın yıldızlarına o ışığı veren dinamo.

İsmail Hoca bunların analizini yapacaktır. Rakibin gerip, sahadan uzaklaştırmaya çalıştığı stratejiden de az hasarla çıktılar. Şimdi daha rahat düşünüp, daha çok risk alabilecekleri ortama giriyorlar.

EMRE BOL – KARA TREN

Bu tip skor üstünlüğünün olduğu maçlarda yapılacak iki tür taktik vardır. Birincisi kendi oyununu oynayıp rakibi önde karşılayıp göz korkutmak. İkincisi ise skoru korumaya gidip oyunu kendi sahanda oynayacağını göstermek.

Futbol öyle bir oyun ki inanın her şeye gebe. İlk maçı farklı skorla kazanmak asla turun geçileceği anlamına gelmiyor. Her daim dikkatli olmak gerek ki İsmail Kartal böyle, “ne olur ne olmaz” kadrosuyla sahaya çıktı. Rakip Twenteli oyuncuların hedefi, sinirimizi bozup bizi eksik bırakmaktı.

Hakemin çok kolay kart çıkartması aslında az kalsın onları hedeflerine ulaştıracaktı. İsmail hocanın Mert Hakan sevdasını hala anlayabilmiş değilim. Lig maçı olsa 8+3’ten dolayı oynatıyor diyeceğim ama burası Avrupa! Hangi süper performansıyla formayı hak ediyor bilmiyorum.

Sahada sürekli hem takım arkadaşlarıyla hem de rakiplerle uğraşıyor. Kardeşim sarı kart görmüşsün; hakem tehlikeli, hala çenen durmuyor. Senin yüzünden takım eksik kalsa kime neyi anlatacaksın? Artık şu tuhaf sinirine hakim ol!

Oyunun Fenerbahçe adına en iyisi hiç şüphesiz Becao’ydu. Her yere koştu, arkadaşlarının açıklarını kapattı, rakibe adeta duvar ördü.
Fenerbahçe uzun bir aradan sonra şef stoperini buldu gibi. King’in 70 metrelik kimselerin yetişemediği koşusu penaltıyla sonuçlandı. Özellikle maçların ikinci yarısında onun bu fizik gücü değerlendirilebilir.

Twente Konferans Ligi’nin favorilerindendi. İkinci maçta çok iyi oynamadan da olsa önemli bir takımı kupa dışına ittik. Hala eksiklerin olduğu bir gerçek. Lakin yönetim canla başla eksikleri gidermeye çalışıyor. Eğer sıkıntılar çözülür, kura şansımız olursa yolun sonu final olur.

Kaynak

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu